Sosyal Medya çağında sağlığımız ne kadar güvende?
Prof. Dr. Rüstem Aşkın
İstanbul Yerel Haberler (İY)
Günümüzde sosyal medya, hayatımızın her alanında olduğu gibi, en mahrem alanımız olan sağlığımız konusunda bir yandan olumlu anlamda gelişmelere kapı aralarken bir yandan da kamuoyunda yalan yanlış bilgilerin yayılmasına zemin hazırlamaktadır.
Artık bir baş ağrısı, hafif bir mide rahatsızlığı ya da ufak bir cilt problemi yaşadığımızda ilk başvurduğumuz yer doktorumuz değil, Google’a, TikTok’a ya da Instagram’a yazdığımız anahtar kelimeler oluyor. Ancak bu bilgi okyanusu, bizi bilinçlendirmek yerine endişe bataklığına sürükleyebiliyor. Uzman olmayan kişi ve kuruluşlarca üretilen, tıbbi otoritenin onayından geçmeyen yalan ve yanlış bilgiler, insanların kendi sağlıkları konusunda paranoyaya kapılmasına ve sonucunda ciddi ruhsal sorunlarla yüzleşmesine neden oluyor. Peki, bu dijital çağda sağlığımız ne kadar güvende?
Bilgi Çağı, Bilgi Kirliliği
Sağlık alanında artan bilgi kirliliği, adeta salgın bir hastalık gibi yayılıyor. Bilimsel bir makalede de vurgulandığı üzere, içerik üreticilerinin sürekli yeni stratejiler geliştirmesi, genel bir sağlık okuryazarlığı yetersizliğine yol açıyor.
Kaygılı bir birey, sosyal medyada kaygılarını daha da kötüleştirecek içerikleri bilinçsizce arıyor ve bu içerikler, algoritmalar tarafından önüne sürekli olarak sunuluyor. Sağlık okuryazarlığı, yani kişinin sağlıklı bilgilere ulaşması, onları anlaması ve doğru kararlar alması için gerekli olan entelektüel ve sosyal beceriler, bu süreçte hayati bir önem taşıyor.
Ancak yapılan anketler, Türkiye’de nüfusun yaklaşık %70’inin ve Avrupa’daki birçok ülkenin de yarısına yakınının sağlık okuryazarlığı düzeyinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Bu tablo, halk sağlığı için büyük bir alarm zili niteliğinde.
Sıradan Sorunlar, Büyük Endişeler
Sosyal medya platformları, basit ve sıradan semptomları bile ciddi hastalık belirtileri gibi göstererek bir korku kültürü yayıyor. Hafif bir yorgunluk hissi, uykusuzluk ya da baş dönmesi, aniden beynin arkasında bir tümörün, nadir bir kalp rahatsızlığının ya da genetik bir sendromun habercisi olarak sunulabiliyor. Bu tür içerikler, doğru bilgilerin arasına ustaca serpiştiriliyor ve kaygıya eğilimli bireyleri kolayca etkisi altına alıyor.
Tıp uzmanlarının aksine, sosyal medya fenomenleri semptomları bağlamından kopararak abartılı ve sansasyonel bir dille sunuyor. Bu durum, “siberkondri” adı verilen, internetten edinilen yanlış bilgilerle oluşan sağlık kaygısı bozukluğunun yayılmasına zemin hazırlıyor.
Tıbbileştirme ve Hedef Kitle
Sosyal medyadaki sağlık haberlerinin bir diğer tehlikeli yönü de “tıbbileştirme” denilen olgu. Beslenme, estetik kaygıları ya da yaşam tarzı gibi tıbbi olmayan sorunlar, gizli veya açık stratejilerle tıbbi sorunlarmış gibi lanse ediliyor. Özellikle kadın okuyuculara yönelik olarak hazırlanan bu içerikler, doğal süreçleri veya kişisel tercihleri bile tedavi edilmesi gereken bir durum gibi gösteriyor. Birkaç kilo fazlası olan birine özel bir diyet programı sunulması, yaşlanma belirtileri gösteren birine estetik operasyonların pazarlanması, bu tıbbileştirmenin en sık rastlanan örnekleri. Medya içeriklerinde sunulan bu bilgilerin profesyonel editoryal süreçlerden geçmemesi, yanlış yönlendirmelerin önünü açıyor.
Kim Uzman, Kim Sahtekar?
Ne yazık ki, ülkemizdeki yasal düzenlemelerin yetersizliği, bu yanlış bilgilendirme akışını daha da güçlendiriyor. Sahte unvanlar kullanan ve sağlık alanında hiçbir yetkinliği olmayan kimyacı, biyolog, astrolog, danışman, hatta “enerjici” gibi kişilerin paylaşımları, sağlık mesleği mensuplarının paylaşımlarının çok üstüne çıkmış durumda.
Bu durum, hem hastaların sağlığını riske atıyor hem de tıp camiasına olan güveni zedeliyor. Bir hasta, doktorunun karmaşık tıbbi terminolojisini anlamakta zorlandığında, daha “anlaşılır” olduğunu düşündüğü bu sahte uzmanlara yönelebiliyor. Ancak bu yanlış sonuçlar, hastanın tedavi sürecini daha da karmaşıklaştırıyor ve hatta telafisi mümkün olmayan hatalara yol açabiliyor.
Sonuç olarak, sosyal medya bir bilgi kaynağı olarak ne kadar çekici olursa olsun, sağlığımız gibi hayati konularda eleştirel bir süzgeçten geçirilmesi gereken bir platformdur. Doğru, güvenilir ve kanıta dayalı bilgilere ulaşmak için T.C. Sağlık Bakanlığı, üniversite hastaneleri ve uzman doktorların kişisel web siteleri gibi resmi kaynaklar referans alınmalıdır. Unutmayın, kendi sağlığınızın en iyi koruyucusu sizsiniz ve doğru bilgiye ulaşmak bu korumanın ilk adımıdır.