Sanayi ve belgesel fotoğrafçılığının usta ismi Gülnur Sözmen, Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi’nin 15’inci kitabında bir araya getirdiği otuz yılı aşkın sahne deneyimini okurlarıyla paylaştı. İstanbul Modern’de gerçekleşen bu özel etkinlikte, hem kitabını imzaladı hem de üretimden günlük yaşamın detaylarına uzanan görsel anlatımını katılımcılarla buluşturdu.
Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı’nın özenle hazırladığı ve yayınladığı Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi’nin 15’inci kitabı, İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde gerçekleşen imza günü ve söyleşiyle sanatseverleri ve fotoğraf tutkunlarını bir araya getirdi. Gülnur Sözmen, 1980’li yıllardan bugüne uzanan kariyerinde, sanayi tesislerinden savaş sonrası toplumların hikayelerine kadar geniş bir yelpazede çektiği fotoğraflarla, görsel hafızamıza unutulmaz izler bıraktı. Bu görsel arşiv, sadece bir belge değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekolojik, ekonomik ve toplumsal dönüşümünü kaydeden güçlü bir tarihsel tanıklık niteliği taşıyor.
İlgiyle dolu imza ve söyleşi etkinliği
Etkinlik, Gülnur Sözmen ve kitabın editörü Orhan Cem Çetin’in moderatörlüğündeki etkileyici bir söyleşiyle başladı. Katılımcılar, sanatçının üretim sürecine dair detayları, sahadaki gözlemlerini ve fotoğrafın düşünsel boyutlarını yakından dinleme fırsatı yakaladı. Bu buluşma, sadece bir imza günü değil, aynı zamanda fotoğrafın toplum ve tarih içindeki yerini yeniden sorgulayan anlamlı bir platform oldu.
Gülnur Sözmen: Bir Tanıklık Hikayesi
Yıldız Moran’dan sonra dizide yer alan ikinci kadın fotoğrafçı olan Gülnur Sözmen, “Sanayi tesislerini, barajları ve fabrikaları çekerken aslında insanın üretim merkezinde olduğunu fark ettim. Ama insanlar görünmüyor; makinelerin ve üretim hatlarının arasında kaybolan, emeğiyle var olan ama adı pek anılmayan kahramanlar. Bu kitabın her karesi, onların sessiz çığlıklarını yansıtıyor” diyor. Sözmen, uzun yıllar boyunca sahada çektiği fotoğraflar, biriktirdiği anılar ve hikâyelerin bu kitapta buluştuğunu belirtiyor. “Eczacıbaşı’nın desteğiyle ortaya çıkan bu çalışma, sadece bir fotoğraf albümünden ibaret değil; aynı zamanda bir zamanlar kaybolmak üzere olan toplumsal hafızanın da ta kendisi” şeklinde ekliyor.
Görsel Tanıklığın Estetikle Buluşması
Sözmen’in fotoğraflarında, sanayi işçileri, savaş sonrası hayatın izleri ve ‘boyundan büyük işler’ yapan insanların hikâyeleri özenle ve sevgiyle belgelendi. Bu eser, yalnızca bir görsel koleksiyon değil; aynı zamanda toplumsal ve tarihsel bir anlatı, bir hafıza defteri. Fotoğrafların estetik gücü ve anlatım zenginliği, izleyicilere geçmişle bağ kurma ve anlamlandırma fırsatı sunuyor.